Bir zamanlar, rengarenk ve mutlu bir ormanda dört sevimli hayvan yaşardı. Bu hayvanlar Gülüm, Minik, Pırıltı ve Hoppa idi. Günlerden bir gün, ormanın içinde büyük bir heyecan başladı. Çünkü ormandaki bütün hayvanlar, yeni bir arkadaş edinecekleri günün hazırlığını yapıyordu.
Gülüm (kocaman ve parlak turuncu bir kaplumbağa) önce sesli ve yumuşakça dedi: “Tık tık tık, yeni arkadaşlar bulmaya hazırız!”.. Mini (küçük ve neşeli bir sincap) hop hop hop zıpladı: “Zıp zıp zıp, yeni maceralara hazırız!”.. Pırıltı (parlak ve minik bir kelebek) pof pof pof uçarak: “Ooo, dillerimize tatlı neşeler, yeni arkadaşlar sayesinde çok mutlu olacağız!”.. Hoppa (şirin bir yavru ayı) hor hor gülerek, “Hop hop hop, beraber daha çok eğleniriz!”..
Bütün arkadaşlar, yeni arkadaşlarına yardım etmek ve paylaşmak için sabırsızlandı. Bir gün, ormanın en güzel renkleriyle boyanmış büyük çiçekler açtı. Bu çiçekler, beş sevimli hayvana da çok güzel göründü. Gülüm kaplumbağa yavaş yavaş, “Bana en çok mavi rengi seviyorum, çünkü denizleri ve gökyüzünü hatırlatıyor,” dedi. Mini, “Ben de en çok kırmızı ve sarı rengi seviyorum, onlar cesur ve neşeli oluyor!”.. Pırıltı ise, “Ben renkleri çok seviyorum, her biri başka bir anlam taşıyor. Renkler, dostluk ve sevgi anlatır,” diye fısıldadı. Bunlar olurken, Hoppa sevgiyle eğildi ve arkadaşlarına: “Tık tık tık, hep birlikte çok güzeliz!”..
Bir gün, ormanın biraz daha derinlerine gitmeye karar verdiler. Birlikte, küçük patikalar ve ışıltılı taşlar üzerinde yürüdüler. Şip şıp şıp kuşların şarkılarını dinleyerek, eğlendi ve birbirlerine yardım etmenin güzelliğini anladılar. Bazı arkadaşlar, zıp zıp zıp zıplayarak çiçekleri ve taşları gösteriyordu.
Ormanın sonunda büyük ve parlak bir göl vardı. Gölün yüzü, güneş ışıklarıyla pırıltılı, renkleriyle adeta bir tablo gibi görünüyordu. Gülüm dedi ki, “İşte, bu göl gibi, biz de farklı renklerimizle birbirimizi tamamlıyoruz.”. Mini ise, “Evet, paylaşmak ve birlikte olmak en güzel şeymiş!” dedi. Hepsi sevgiyle birbirlerine baktı ve mutlu olduklarını hissetti.
Gün batarken, güzel bir melodi gibi yumuşacık bir rüya başladı. Bütün hayvanlar, yan yana oturup kulak verirken, şıp şıp şıp şıp suyun sesi, tatlı bir uyku şarkısı gibi etrafa yayıldı. Bu mutluluk ve halka-halka sevgi, ormanın her köşesine yayıldı. Herkes, yeni arkadaşların ve sevginin en güzel hallerini öğrendi.
İşte, ormanın içinde herkes güler, paylaşır ve sevgiyle yaşar. Ve böylece, küçük dostlar güzel rüyalar görüp, sabah yeni maceralara uyanır. Gözleri pırıl pırıl, kalpleri ışıl ışıl olur. Bu masal da burada biter, tatlı rüya ve mutlu uyku zamanı başlar… Ninni gibi, “Uyku zamanı, uykucu küçük hayvanlar, tatlı rüyalar, sevgiyle uyanlar…”
