Bir varmış, bir yokmuş… Renkli ve sevimli bir ormanda, küçük ve tatlı bir kız çocuğu yaşarmış. Adı Nazlıcanmış. Nazlıcan, ormanda her gün yeni arkadaşlar edinirmiş. En sevdiği şey, ormanda dolaşmak ve arkadaşlarıyla paylaşmakmış.
Bir sabah, Nazlıcan uyanmış ve pof pof pof diye esnemiş. Güneş gülümseyerek doğar, tık tık tık diye kuşlar ötüşürmüş. Nazlıcan’ın en iyi arkadaşları varmış: Minik Tavşan Toko, Mavi Kanatlı Kelebek Lila, Kocaman Gürgen Ağacı ve tatlı Mavi Balina Maviş!
Nazlıcan, büyük bir neşeyle koşmuş, hop hop hop diye zıp zıp zıp zıplamış. “Bugün ne yapalım?” demiş. Toko zıplamış ve “Hadi renkleri keşfedelim!” diye bağırmış. Lila ise uçarken “Şıp şıp şıp su sesiyle, suyun renklerini öğrenebiliriz!” demiş. Ve birlikte ormanda macera başlamış.
İlk durakları büyük Gürgen Ağacı olmuş. Ağaç, “Merhaba arkadaşlar!” diye seslenmiş. “Bana bakın, yapraklarım yeşil ve parlak. Yeşil, doğanın ve yaşamın rengi!” Toko, “Yeşil çok güzel! Bu rengi sevdim!” demiş. Maviş ise “Benim mavi renkli dev yüzgeçlerim var, suyun ve denizin rengi!” diye gülümsemiş.
Sonra, Nazlıcan ve arkadaşları göletin kenarına gitmiş. Şip şıp şıp yapraklardan akan su sesiyle, suyun mavi ve parlak görünümünü incelemişler. Lila, “Gelin suyun içinden bakın, su özünde berrak ve şeffaf!” demiş. Herkes suyla konuşurken, kuşlar “fış fış” diye suya çarpmış.
Dolaşırken, renkleri öğrenmeye devam etmişler. Toko, “Sarı!” diye bağırmış. Güneş gibi sıcak ve canlı olan rengi. Nazlıcan, “Sarı, gülümserken ortaya çıkar!” demiş. Bütün arkadaşlar sarı yapraklara bakmış, ve gülümsemek istemişler!
Birden, büyük Çiçekli Çalı’nın önünde küçük bir mor menekşe çıkmış. “Mor, gizemli ve güzel bir renktir!” diye seslenmiş. Maviş, “Benim yüzgeçlerim mor olsa çok güzel olurdu!” diye hayal kurmuş.
İşte böylece Nazlıcan ve arkadaşları, her gün yeni renkler ve şekiller öğrenmişler. Her seferinde paylaşmanın ve yardım etmenin ne kadar güzel olduğunu fark etmişler. Yüksekten uçarak, “tık tık tık”, “hop hop hop”, “pof pof pof” diyerek eğlenmişler ve mutluluk içinde ormanın en güzel köşesinde yaşamışlar.
Gece olunca, yıldızlar parlamış ve ay gülümsemiş. Nazlıcan, arkadaşlarına sarılmış ve tatlı bir ninni söylemiş: “Uykuya dal, minicik kalp, rüya gör, tatlı hayal…” Herkes huzurla uykuya dalmış, rüya diyarında mutlu ve güvenliymiş.
Ve sonsuza dek, orman ve arkadaşlık hep güzelleşmiş. Masal burada biter, tatlı uykular ve rüya dolu gece başlar…
