Bir zamanlar, pof pof pof, küçük bir kız çocuğu vardı. Adı Nazlıcan’dı. Nazlıcan çok meraklı ve sevimliydi. Her gün ormana gider, yeni şeyler keşfederdi. Renkli ormanda, devasa ağaçlar, parlak çiçekler ve sevimli hayvanlar vardı.
Bir sabah, Nazlıcan uykudan (vız vız vız) uyandı. Güneş gülümseyerek doğmuştu. O da hemen ormana gitmek istedi. Elini yıkadı (şıp şıp) ve yanına minik sırt çantasını aldı. İçine biraz su, birkaç meyve ve sevdiği küçük bir oyuncak koydu.
Yürürken, hop hop hop sesleriyle zıp zıp zıp zıplayan Minik Kaplumbağa Mavi’yi gördü. Mavi, sırtında parlak mavi renkler taşıyordu. Nazlıcan onu sevdi ve birlikte yürümeye başladılar. Mavi, yumuşak ve sevimliydi. O da ne sesler duydular? Tık tık tık! Bu, minik arı vız vız vız adlı arıya aitmiş. Arı, çiçeklerin arkasında parıldayan balı göstermek istiyordu.
Biraz sonra, 4+2 gibi sayıların, renklerin ve şekillerin gösterildiği büyük bir çiçek bahçesine geldiler. Bahçedeki çiçekler, kırmızı, sarı, mor ve yeşil renklerdeydi. Nazlıcan, “Ne kadar güzel!” dedi (mışıl mışıl). O sırada, Pof Pof Pof adında tatlı bir sincakçık burçaklarla oynamakta (şıp şıp şıp) devam ediyordu. Sincakçık arkadaşlarıyla paylaşmayı çok iyi biliyordu.
Ormandaki arkadaşlar, nazikçe yardım ederlerdi. Birlikte ağacı tırmanırken, nazikçe sabretmek gerektiğini (şıp şıp) öğrendiler. Mavi, Nazlıcan’a “İşte paylaşmak ve arkadaş olmak gerçekten çok güzeldir!” dedi. Bu güzel ormanda, herkes mutlu ve neşeliydi.
Akşam olunca, gökyüzü maviye döndü ve yıldızlar parlamaya başladı. Nazlıcan, “Hadi yavaşça evimize gidelim” dedi. Elini yıkayıp, dişlerini fırçaladı (şıp şıp). Yatmadan önce nazikçe uyku öncesi masalını dinledi. Renkli hayallerle (pof pof pof) uykuya daldı.
İşte böyle, Nazlıcan ve arkadaşları, sevgi, paylaşma ve sabretmenin ne kadar güzel olduğunu öğrendiler. Renkli ormano ve sevgiyle parıldamaya devam etti. Mutlu, neşeli ve ışıklı günler onlar için hiç bitmedi…
