Bir zamanlar, çok tatlı ve neşeli bir tavşan olan Nazlıcan yaşardı. Nazlıcan’ın yumuşacık beyaz tüyleri, parlak mavi gözleri ve uzun kulakları vardı. Bir gün, arkadaşlarıyla birlikte ormanda yeni arkadaşlar edinebilmek için heyecanla hop hop hop yaptı.
Önce, nazlı bir kuru karınca olan Minik, minik ayaklarıyla tık tık tık yaparak yanına geldi. Minik, “Merhaba Nazlıcan! Bugün doğa ne güzel renkler gösteriyor! Bak, şirin pembe güller ve sarı güneşler var!” dedi. Nazlıcan, gülümseyerek, “Evet Minik! Renkler hepimizi mutlu eder,” dedi.
Sonra, neşeli ve hareketli bir sincabı gökyüzüne bakarken gördü. Sincap, hop hop hop diye zıpladı ve “Gökte yıldızlara bak! Onlar da renkleri seviyor, pof pof pof!” diye cıvıldadı. Nazlıcan, “Haklısın Sinan! Renkler doğayı güzelleştirir,” dedi.
O sırada, ormanın derin köşesinden gelen şıp şıp şıp sesle bir kuş, küçük ve tatlı bir serçe, onların yanına kondu. Serçe, “Bugün hava çok güzel! Şıp şıp şıp su gibi sesiyle, biz kuşlar bile mutlu oluyoruz!” diyerek cıvıldadı.
Nazlıcan biraz durup etrafına baktı. Çiçekler, yumuşacık yapraklar, rengarenk kelebekler… Orman gerçekten de bir masal diyarıydı. “Bu güzel doğa hep böyle kalsın, paylaşmayı ve sevgiyle sevinci büyütmeyi unutmayalım,” dedi.
Arkadaşlarıyla birlikte, ormandaki en güzel şekilleri ve renkleri keşfetmeye başladı. Bir süre sonra, küçük bir taş yuvarlandı ve hepsi birlikte “Pof pof pof!” diye güldü. Buna çok eğlendiler!
Nazlıcan ve arkadaşları, her zaman el yıkamayı ve dişlerini fırçalamayı unutmamalı. Çünkü sağlıklı olmak, doğayı sevip ona iyi bakmak gibidir. Birlikte, ne kadar çok paylaşılırsa, dünya o kadar güzel olur.
Gün sonunda, bütün arkadaşlar yumuşacık yaprakların üzerine oturdular. Nazlıcan, sevimli usulca şarkı söylemeye başladı. “Tatlı uykular, güzel rüyalar, güzel doğa ve sevgiyle dolu dünyalar…” diye mırıldandı.
Ve o gece, ormanın en güzel yıldızları ve ay, sessizce izledi onları. Herkes mutlu ve huzurluydu. Güzel uyku öncesi masal zamanı sona erdi, herkes tatlı tatlı rüya gördü.
Renkli ormanın şarkısıyla uykuya dalamayanlar bile, sevgi ve paylaşma dolu düşüncelerle huzurlu uykuya daldılar. Çünkü doğa ve dostluk, en güzel büyülerdir. Uyku zamanı geldiğinde, herkes sevimli ve huzurlu uyudu, sabahı hep memnuniyetle karşıladı.
