Bir zamanlar, küçük ve sevimli bir kız olan Nazlıcan vardı. Nazlıcan, parlak *gözleri* ve büyük *gülümsemesi* ile herkesin kalbini ısıtırdı. Bir sabah, onun en sevdiği arkadaşlarıyla birlikte *renkli* bir ormanda dolaşmaya karar verdi.
Tık tık tık! Nazlıcan, ormanın kapısına geldiğinde, sevimli *kedi* Mıcık oradan çıktı. Mıcık, *fısıldayan* furufur sesleriyle, “Gel bakalım, yeni maceraya hazır mısın?” dedi.
Nazlıcan ve Mıcık, *hop hop hop* koşmaya başladı. Yanlarında, *şirin* *tavşan* Pamuk, *yumuşacık* tüyleriyle zıp zıp zıpladı. Pamuk, *pof pof pof* sesleriyle, “Burada *sayılar* ve *şekiller* dolu bir dünya var!” dedi.
Ormanın ortasında, *kırmızı* ve *mavi* *çiçekler* açıyordu. Nazlıcan, “Bakın! Çiçekler çok güzel, değil mi?” dedi. Mıcık, *vız vız* diye uçarken, “Çiçekler, sevgi ve paylaşmanın renkleridir,” diye mırıldandı.
İşte o esnada, ormanın en *tatlı* yerinde, *yeşil* ve *sarı* renklerden oluşan *küçük* bir *kesik* vardı. Kesik, *şakacı* ve *dalgın* bir karakterdi. “Hadi, birlikte *yürüyüş* yapalım!” dedi.
Nazlıcan ve arkadaşları, *pış pış* yaparak ellerini tutup, *üç* tane *dostluk* çiçeği dikti. Bu, arkadaşlığın ve paylaşmanın güzel bir *gücü*ydü. Mıcık, “Elimizi yıkamalı ve dişlerimizi fırçalamalıyız!” diyerek *şıp şıp* suyu gösterdi.
Yol boyunca, *sen* ve *ben* diyerek, arkadaşlar *birlikte* güzel *anlar* paylaştılar. Pamuk, *fış fış* suyla yıkanmanın ve temizlik yapmanın önemini anlattı. Nazlıcan, “Ayrıca, doğayı sevkiyoruz, değil mi?” dedi.
En sonunda, *gök* *güvercini* ve *küçük* *bulutlar* biraz *şakacı* hareketler yaparken, herkes çok mutlu oldu. Dostluk ve sabır ile, güzel *anlar* biriktirdiler.
Akşam oldu ve* uyku zamanı* yaklaşıyordu. Nazlıcan ve arkadaşları, *mışıl mışıl* uyuduklarında, rüyalarında neşeli *taşlar* ve *renkler* gördüler. Onlar, *tık tık tık* ile *mutlu* ve *sevimli* kalacaktılar.
Ve böylece, yeni arkadaşlıklar ve güzel *günler* ile masal sona erdi. Tatlı uykular, sevgiyle, neşeyle ve renklerle dolu bir dünya sana da *puf puf* gelsin!

