Bir varmış, bir yokmuş… Çok tatlı bir köyde, küçük bir kızcık, adı Nazlıcan yaşarmış. Nazlıcan, güzel mi güzel, pof pof pof gülümsermiş. Bir gün, bahçesinde renklerin ve hayvanların en sevimli olanlarıyla tanışmış. Ilık bir sabah vız vız vız arılar şımarık şımarık uçarak çiçekleri işaret edermiş. Nazlıcan, “Vız vız, ne şirin arılar!” diye gülümsemiş. Bahçede bir tane de minik bir kelebek uçuşurmuş, kanatlarını şıp şıp şıp çırparak zıplarmış.
İşte o gün ormanın sevimli dostlarıyla tanışmış: Mavi tüylü Tavşancan, yumuşacık tüyleriyle hop hop hop zıplaya zıplaya gelmiş. Tabi ki, Tavşancan da Nazlıcan’a hızlıca “Tık tık tık” diyerek selam vermiş. Sonra yüzü pembiş bir Kediçik, “Mışıl mışıl uyumuş” gibi tatlı yatıyormuş, sonra da nazikçe “Şıp şıp şıp” su sesiyle su kabını doldurup içmiş. Bu tatlı dostlar, beraber çeşitli renkleri öğrendikçe çok mutlu olmuş.
Bir gün, renklerin ve sayıların sırrını öğrenmek isteyen Nazlıcan, minik arkadaşlarıyla birlikte büyük bir eğlence planlamış: Bahçedeki en güzel renkleri toplamaya karar vermişler. Şöyle ki, kırmızı gül, sarı papatya ve mavi gökyüzü gibi renkleri toplamışlar. Her biri çiçeklere “Hop hop hop”, “Fış fış” diyerek ulaşmış, paylaşmanın ne kadar güzel olduğunu öğrenmiş.
Nazlıcan ve arkadaşları, “El yıkama zamanı!” diye sevgiyle bağırmış. Sabun köpükleriyle ormanın içinde “Şıp şıp şıp” su sesi gibi coşkulu bir yıkama seansı yapmışlar. Bu sayede hem hijyeni hem de doğayı korumanın önemini anlamışlar. Ayrıca, dişlerini her gece fırçalayarak “Tık tık tık” diyen dişler gibi sağlıklı kalmayı öğrenmişler.
Bir gece, yıldızlar parlıyor, ay “Pof pof pof” diyerek gülümserken, Nazlıcan ve dostları uykuya dalmışlar. Renkli hayvanlar, sevgiyle, paylaşmayla ve doğayı sevmeyle dolu bu güzel masalı, tatlı bir ninni gibi mırıldanarak uyumuşlar: “Burda sevgi var, mutlu kal, uykuya dal, huzurlu ol…”
İşte böyle doğru dostluk ve sevgiyle dolu bir masal, sevgiyle uykuya dalmak için en güzel yoldur. Güzel rüyalarda görüşmek üzere, tatlı uykular ve neşe dolu sabahlar…
