Bir zamanlar, güzel bir köyde, Kel adında sevimli bir oğlan yaşardı. Kel’in en sevdiği şey, doğayı keşfetmek ve renkli bahçelerde oynamaktı. Bahçeye ilk girdiğinde, yumuşak çimenlerin üzerinde yürürken kuşların şarkılarını dinlerdi ve etraftaki güzel renkleri görürdü.
Bir sabah, güneş parlak parıldarken, Kel bahçeye gitti ve hemen çeşitli renklerde çiçeklerle karşılaştı. Kırmızı güller, sarı papatyalar, mavi lavantalar… Hepsi buz gibi tertemiz hava ve kuş cıvıltıları eşliğinde, Kel’e selam verir gibi duruyordu.
Kel, minik elleriyle bir kırmızı gülün yapraklarını tutmak istedi. Gül çok güzel ve yumuşacıktı. Biraz dikkatli baktığında, gülde küçük, minik bir arı olduğunu fark etti. Arı, çiçekten çiçeklere uçarak neşe ile çağlardı. Kel, “Merhaba arı! Sen çok hızlısın, ben seni izliyorum,” dedi ve arıya gülümsedi.
Arı, Kel’e cevap verdi gibi görünüyordu çünkü birazdan başka bir gülün üstüne kondu. Kel, heyecanla yeni şeyler keşfetmeye devam etti. Yoldaki taşlara dokundu, ağaçların gövdesine dokundu ve kuşların şarkılarını dinledi.
Daha sonra, bahçede büyük, yemyeşil bir ağaç gördü. Ağaç o kadar büyük ve güçlü görünüyordu ki Kel ona sevgiyle dokunmak istedi. Ağacın dalında kırmızı ve sarı meyveler vardı, Kel, “Bu meyveler çok tatlı olmalı,” diye düşünerek, biraz uzanıp meyveleri yedi.
O sırada, biraz uzakta, küçük bir kelebek uçuşuyordu. Kelebek, parlak renkleriyle Kel’e selam verdi. Kel, kelebeğin ucundan yakalayabilmek için biraz zıpladı ve kelebek etrafa neşe saçmaya devam etti.
Bahçenin köşesinde, küçük bir su pınarı vardı. Su çok berrak ve serin görünüyordu. Kel, suyun kenarına oturdu ve suyun akışını izledi. Birkaç balık da suyun içinde yüzüyordu. Kel, “Su çok temiz ve güzel,” dedi, “ben de buraya su içmeye geliyorum.”
Kel, bahçedeki bu güzellikleri keşfettikçe daha mutlu oldu. Her yeni şey, ona yeni bir arkadaş gibi geldi. Gün sonunda, güneş yavaşça batarken, Kel yavaş yavaş evine doğru yürüdü. O gün, Bahçe Kel’e arkadaşlık ve güzellikleri öğretti.
Her gün tekrar tekrar, Kel erkenden bahçeye gelir ve orada yeni maceralar yaşardı. Çünkü her mevsimde, bahçe yeni renkler, yeni sesler ve yeni arkadaşlıklar getirirdi. Kel, doğanın bu muhteşem gizemlerini keşfettikçe, mutlu ve huzurlu bir çocuk olmaya devam etti.
Ve böylece, Kel ve bahçedeki arkadaşları mutlu ve huzurlu bir hayat sürdü. Herkes, doğanın ne kadar güzel ve sevgi dolu olduğunu anladı. Kel’in maceraları, çocuklara doğanın ve arkadaşlığın ne kadar kıymetli olduğunu öğretmeye devam etti.
İşte böylece, Kel oğlan ve renkli bahçesi, sevgiyle, neşeyle ve keşif dolu yaşantılarıyla anlatılan güzel bir masal olarak yaşadı gitti.

