Masal Oku © 2026. Tüm hakları saklıdır.

Masal Oku – Çocuk Masalları – Uyku Hikayeleri

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Keloğlan Masalları
  4. »
  5. Kayıkçı Keloğlan Masalı

Kayıkçı Keloğlan Masalı

admin admin - - 3 dk okuma süresi
9 0

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, bir büyük nehrin kenarında fakir mi fakir bir kulübede Keloğlan ile annesi yaşarmış. Keloğlan’ın ne saçı varmış ne kaşı, ama aklı o kadar çokmuş ki, bütün köy ona danışırmış.

Bir gün padişahın tellalı köy meydanına çıkmış, davul zurna çaldırıp şöyle bağırmış: “Ey ahali! Padişahımız buyurdu: Kim nehrin karşısındaki saraya üç gün üç gece içinde varırsa, kızımı verecek, hazinenin yarısını bağışlayacak! Ama nehirde kayık yok, köprü yok, yalnızca bir eski kayık var ki o da sihirli… Kim onu yüzdürebilirse, yol onun!”

Herkes denemiş, kimse kayığı yerinden oynatamamış. Üç zengin kardeş sıraya girmiş. Biri altın doldurmuş, biri mücevher, biri ipek… Kayık kımıldamamış. Keloğlan kulübenin kapısından bakıyormuş, gülüyormuş: “Vay anam vay, bunlar kayığı değil, kendilerini batıracak!”

Annesi: “Oğlum, sen de mi gideceksin?” Keloğlan: “Gideceğim anacığım, hem kız güzelmiş, hem hazine bol. Bir de bakarsın padişah damadı oluruz!”

Keloğlan eline bir sopa almış, sırtına boş bir çuval atmış, nehir kenarına varmış. Kayık kıyıda duruyormuş, üstünde şu yazı varmış: “Kim bana doğruyu söylerse, onu karşıya geçiririm. Yalan söylersen, dibe çekerim!”

Zengin kardeşler yalan üstüne yalan söylemiş, kayık onları suya gömmüş. Sıra Keloğlan’a gelmiş. Kayık sormuş: “Ey yolcu! Çuvalında ne var?”

Keloğlan çuvalı açmış, içinde hiçbir şey yokmuş. Gülmüş: “Çuvalımda hiçbir şey yok, ama aklım var! Ne altın ne mücevher… Sadece kel başım ve doğru sözüm var!”

Kayık bir gülmüş ki, nehir dalgalanmış. Sonra yavaşça kıyıdan ayrılmış, Keloğlan’ı karşıya geçirmiş. Sarayın kapısına varmış Keloğlan. Padişah şaşırmış: “Sen mi geçtin o kayığı?”

Keloğlan: “Ben geçtim padişahım. Çünkü doğruyu söyledim. Zenginler çuvallarını doldurdu, kalplerini boş bıraktı. Ben çuvalımı boş tuttum, kalbimi doğruyla doldurdum.”

Padişah kızını vermiş, hazinenin yarısını vermiş. Keloğlan kırk gün kırk gece düğün yapmış. Sonra annesini saraya almış, ömür boyu mutlu mesut yaşamışlar.

Nehrin üstündeki o sihirli kayık hâlâ dururmuş. Arada bir kel bir oğlan görürse, gülerek karşıya geçirirmiş. Çünkü doğruluk her kapıyı açar, yalan ise dibe çeker.

Ve masal burada biter. Gökten üç elma düştü: Biri anlatana, biri dinleyene, biri de Kayıkçı Keloğlan’a!

Göre göre, masallar bitmez; akıl ve doğruluk her zaman kazanır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir