Bir zamanlar, çok tatlı ve meraklı bir kız olan Nazlıcan yaşardı. Nazlıcan, hayvanları çok severdi. Bir gün, gözleri parlayan mavi bir kuş chirp chirp diye ötmeye başladı. “Hop hop hop!” diyerek uçarak geldi. Kuş dedi ki: “Nazlıcan, bana eşlik eder misin? Renkli ormanda gizemli bir pınar var!”
Nazlıcan çok heyecanlandı! Çünkü doğayı çok seviyor ve yeni şeyler öğrenmeyi seviyordu. “Tık tık tık!” diye kapıyı çaldı ve annesine: “Dışarı çıkıyorum, ormanda güzel bir macera var!” dedi. Annesi gülümsedi ve nazikçe: “İyi yolculuklar, nazlı kızım!” diye cevap verdi.
Nazlıcan, adıyla bilinen küçük atıştırmalı, sevimli porsuk ve şirin bir kirpi onunla birlikte yola koyuldu. Yollarını adım adım takip ederken, yanlarında heyecanlı ve neşeli sesler yükseliyordu. “Şıp şıp şıp!” diye akan minik bir dere gördüler. Kuş, “Burası suyun sesi! Ama dikkat et, su çok temiz ve soğuk!”
İşte onu bekleyen renkli ormanın içinde, her yerden farklı renkler ve şekiller parlıyordu. Kelebekler uçuşuyordu, “vız vız!” diye minik kanat çırpıyorlardı. Nazlıcan, “Ne kadar güzel! Renkler çok parlak!” dedi. Çünkü ormanda her ağaç, her çiçek farklı bir renk taşıyordu. Kırmızı, sarı, mavi ve yeşil!
Ormandaki sevimli hayvanlar yalnızca güzellikleriyle değil, aynı zamanda yardımseverlikleriyle de ünlüydü. Bir tavşan, yardım beklercesine önlerine çıktı. O yavaş yürüyordu ve “hop hop hop!” diyordu. Nazlıcan, hemen yardım etmek istedi ve onu yanına aldı. “İşte, birlikte her sorunu çözebiliriz!” dedi.
Biraz yürüdükten sonra, parlak suyun kaynağına ulaştılar. Gökyüzü masmavi, her şey çok huzurluydu. Ormanın en güzel yerinde, küçük ve şeffaf bir pınar vardı. Pınar, “pof pof pof” diye köpürerek akıyor ve suyun sesini duyuruyordu. Nazlıcan ve arkadaşları, bu güzel yerin değerini bilerek, paylaşmanın ve sevginin ne kadar önemli olduğunu anladılar.
Nazlıcan, “Bize yardım eden ve yoldaş olan arkadaşlarım, sizlerle ne kadar gururluyum!” dedi. Çocuk masalları içinde en sevdikleri, hem eğlenceli hem de öğretici olan bu masal, onlara sabretmenin, paylaşmanın ve doğayı sevmenin güzelliklerini öğretti.
Masalın sonunda, nazlı kız ve arkadaşları, güneşin batışını seyrederek, yumuşacık bir ninni gibi şarkı söylemeye başladılar. “Şıp şıp şıp…” su, biraz daha yavaş akarken, herkes mutlu ve huzurluydu. Nazlıcan, sevgi ve dostluk ile dolu rüyalar görerek geçti ve uyku öncesi masalını tamamladı.
İşte böylece, sevgiyle, paylaşmakla ve doğayı korumakla geçen renkli bir gün sona erdi. Tatlı rüyalar, tatlı kalpler, mutlu uykular! Endişe etmeyin, çünkü sevgi her zaman en güzel masadır.
