Bir zamanlar, güzel mi güzel bir ormanda, minik bir tavşan vardı. Tavşanın adı Maviş’ti çünkü tüyleri **mavi**ydi ve **parlak** gözleri ışıl ışıldı. Maviş çok sevimliydi ve en çok **paylaşmayı** severdi. Bir sabah, ormanın en büyük ağacının altında **şıp şıp şıp** akan küçük bir dere vardı. Dere çok **neşeli**ydi, çünkü **fış fış** suyu şakırdar, insanlar ve hayvanlar onunla oynardı.
Maviş, arkadaşlarıyla birlikte sabah kahvaltı yaptı. Yanında küçük sincap Sevim, tatlı kuş Minik ve neşeli kaplumbağa Pofpof vardı. İçleri **şıp şıp** sevgiyle doluydu. Birlikte **tık tık tık** diye ilerlediler ve ormanın rengarenk çiçeklerini izlediler. Sevim sincap, **hop hop hop** diye zıpladı ve pusulayı göstererek, “Bakın arkadaşlar! Bugün **üç** farklı renkli çiçek gördüm! Bir **kırmızı**, bir **sarı**, bir **mavi**,” dedi.
Yolda yürürken Minik, küçük bir **siyah** taş buldu. Bu taş **parlak** ve **çok güzel**ydi. Pofpof, onun **fış fış** su sesiyle oynadı ve “Aaa! Bu taş **güzel** bir mıknatıs olabilir,” diye şaka yaptı. Arkadaşlar **güle güle** güle eğlenirken, Pofpof, “Bize **birlikte** **paylaşmak** çok güzel,” dedi. Bu yüzden, taşın **en** güzel yanını paylaşmak istediler. Minik, taşı arkadaşlarına **gösterdi** ve “Burası **en** güzel **göz** gibi!” diye **şakacı** bir dille söyledi.
Küçük hayvanlar, **tık tık tık** yolda yürürken, yeni biriyle tanıştılar. Bu sevimli hayvan, **beyaz** ve **pembe** renkli bir kelebekti. Kelebek, **uçuşup** arkadaşlara **merhaba** dedi. Onlar **çok** mutlu oldular ve **birlikte** ormanın en güzel çiçekli alanında **oynadılar**. Şimdi, **üç** ile **beş** arasındaki sayıları, **yeniden** ve **neşeyle** saydılar ve **şıp şıp** dere suyu gibi **sürekli** söyleyip **güldüler**.
Günün sonunda, arkadaşlar **elimizi yıkadık** ve **dişlerimizi** fırçaladık. Herkes dişlerini **fış fış** suyla temizledi ve **pof pof** öpüştü. Maviş, “İşte böyle **paylaşmak ve** **yardım etmek** çok **hoş**,” dedi. O gece, arkadaşlar **şıp şıp** dere kenarında **mışıl mışıl** uyudular. Ay **parlak** ve **güzel** **gözleriyle** onların tatlı uykusuna **bakıyordu**.
Bu masal, **sevimli hayvanlar**, **doğa** ve **paylaşmak** üzerine **eğitici** bir hikayeydi. Tatlı rüyalarda **renkli** ve **mutlu** günler görecekler. Uyumadan önce hep birlikte **şarkılar uydurdular** ve **sevgili** arkadaşlar, **tatlı** uykularla **uğurladılar**. İyi geceler, tatlı rüyalar!
