Bir zamanlar, küçük ve tatlı bir kız çocuğu olan Nazlıcan vardı. Nazlıcan çok sevgi dolu bir çocuktu ve en çok renkleri severdi. Bir gün, ormanda bir macera yapmaya karar verdi. Tık tık tık adımlarla yürüdü, hop hop hop zıpladı! Ormanda karşısına sevimli arkadaşları çıktı: Minik ve pof pof pof bir kuş, şirin ve yumuşacık bir tavşan, parlak ve neşeli bir kelebek, ve en sonunda da neşeli ve rengarenk bir kurbağa.
Kuş, vız vız vız diye uçtu ve biraz renkli tüylerini gösterdi. Tavşan, şıp şıp zıpladı ve çimenlerin arasında yuvarlandı. Kelebek, pır pır pır diye kanatlarını çırparak Nazlıcan’a selam verdi. Kurbağa ise hop hop hop zıpladı ve küçük bir göletin kenarında durdu. Her sevimli hayvan, yeni arkadaşlarına kendi renklerini ve sayıları gösterdi. “İşte burası kırmızı bir yaprak, önümüzde sarı bir çiçek!” dedi Nazlıcan ve ormanın güzelliklerini paylaştı.
Eğlenceli dakikalar geçerken, hepsi el ele tutuştu. Birlikte, ormanın en güzel renklerini keşfettiler. Kuş ve kurbağa, sevgi ve paylaşmanın önemini anlatırken, tavşan sabırla çimenleri kazmaya devam etti. Kelebek ise nazikçe kanatlarını çırparak herkesin mutluluğunu kutladı.
Tık tık tık adımlarla yürürken, Nazlıcan ve arkadaşları doğanın güzelliklerini öğrendi. Renkler, şekiller ve sayılar doğal olarak onların kalbinde yer etti. Her biri, birlikte yaşamanın ve paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu öğrendi. Bu masal, uyku öncesi masal olarak bile harika, çünkü sevgi ve dostluk çok önemli!
Masal bittiğinde, Nazlıcan ve arkadaşları tatlı mırıldanışlarla uykuya daldılar: “Şşşş… Rüyalarda buluşuruz, tatlı arkadaşlarım… Pof pof pof…” Günler böyle neşeli ve renkli, sevgiyle dolu geçti. Ve herkes mutlu yaşadı, mutlu, mutlu!
