Bir zamanlar güzel bir köyde, küçük ve meraklı bir çocuk yaşarmış. Bu çocuğun adı Kel Oğlan’mış çünkü çok güzel ve parlak kelimeleri, şarkıları ve hayalleri varmış. Kel Oğlan, her gün ormanın içinde yürüyüşe çıkmaktan ve yeni şeyler keşfetmekten çok hoşlanırmış.
Bir gün, ormanın derinliklerinde parlayan bir şey fark etmiş. Bu, büyük, parlak bir gümüş düğmesiymiş. Gümüş düğmesi, sanki ayın ışığıyla aydınlatılmış gibi parıldıyormuş. Kel Oğlan çok merak etmiş ve düğmeye doğru yaklaşmış.
Düğmeye dokunduğunda, sihirli bir ses duymuş: “Selam Kel Oğlan! Ben büyülü bir düğmeyim. Bana dokunduktan sonra, üç dilek dileme hakkın olacak.” Kel Oğlan heyecanla gözlerini kocaman açmış. Çok beklemiş ve bu kadar güzel bir dilek söylemiş!
İlk dileği, ailesinin her zaman mutlu ve sağlıklı olmasıymış. Annesi ve babası onun dileğini duyunca çok mutlu olmuş ve teşekkür etmişler. İkinci dileği, ormandaki tüm hayvanların mutlu ve güven içinde yaşamasıymış. Düğmeye tekrar dokunduğunda, ormandaki kuşlar, tavşanlar ve kelebekler daha neşeli ve huzurlu olmuşlar.
Üçüncü dileği ise, herkesin sevgi ve dostluk içinde yaşamasıymış. Kel Oğlan, bu dileğiyle, herkesin birbirine yardım etmesini ve sevgiyle yaklaşmasını dilemiş. Düğmeye bir kez daha dokunduğunda, ormana neşe ve sevgi dolu bir atmosfer yayılmış.
Düğme parıldayarak, “İyi dileklerin çok güzel ve güçlü,” demiş. “Sen gerçekten çok iyi bir çocuksun.” Kel Oğlan sevgiyle gülümsemiş ve düğmeden ayrılmış. Ormanda dolaşırken, herkes onun dileklerini duyduğunu ve sevgiyle hareket ettiğini fark etmiş.
Kel Oğlan, eve döndüğünde ailesine ve arkadaşlarına bu sihirli parçayı anlatmış. O günden sonra, köyde herkes sevgiyle yaşadıkça, orman daha güzel, daha parlak ve daha mutlu olmuş. Kel Oğlan, her zaman hayaller kurmayı ve iyi dileklerde bulunmayı unutmamış, çünkü aslında en büyük sihrin kalplerde olduğunu anlamış.
Ve böylece, Kel Oğlan ve parlak gümüş düğmesi sayesinde, köyde sevgi ve mutluluk hep iç içe yaşamış. Kim bilir, belki bir gün, o sihirli düğme yine parıldar ve yeni dilekler için yol gösterirmiş…
