Masal Oku © 2026. Tüm hakları saklıdır.

Masal Oku – Çocuk Masalları – Uyku Hikayeleri

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Kısa Masallar
  4. »
  5. Küçük Nazlı Can ve Siyah Köpek Masalı

Küçük Nazlı Can ve Siyah Köpek Masalı

admin admin - - 4 dk okuma süresi
20 0

Bir sonbahar günü Küçük Nazlı Can parkta sallanıyormuş. Yapraklar sarı kırmızı dans ediyormuş, rüzgâr hafif hafif esiyormuş. Nazlı Can pembe montunu giymiş, elinde kırmızı elması varmış.

Tam o sırada parkın kapısından kocaman siyah bir köpek girmiş. Tüyleri parlak, gözleri boncuk gibiymiş. Köpek yavaş yavaş salların yanına gelmiş. Çocuklar korkup kaçmış, anneler “Aman uzak durun!” demiş.

Nazlı Can da korkmuş, salıncakta donmuş kalmış. Kalbi pır pır atıyormuş. Köpek burnunu uzatmış, kuyruğunu yavaşça sallamış. Nazlı Can gözlerini yummuş: “Beni yiyecek!” diye düşünmüş.

Ama köpek bir adım geri çekilmiş, yere oturmuş. Sonra burnuyla topunu yuvarlamış, top Nazlı Can’ın ayağına değmiş. Köpek sanki “Oynayalım mı?” diyormuş.

Nazlı Can gözlerini aralamış. Köpeğin kuyruğu şimdi daha hızlı sallanıyormuş. Annesi uzaktan seslenmiş: “Korkma tatlım, o köpek çok uslu, adı Karabaş.”

Nazlı Can yavaşça salıncaktan inmiş. Elindeki elmayı yere düşürmüş. Karabaş koşmuş, elmayı almış, Nazlı Can’a getirmiş. Elmayı burnuyla itmiş, sonra oturmuş beklemiş.

Nazlı Can gülmüş: “Sen elma mı istiyorsun?” Karabaş başını sallamış gibi yapmış. Nazlı Can elmayı ikiye bölmüş, bir parçasını Karabaş’a uzatmış. Karabaş nazikçe almış, hemen yemiş. Sonra kuyruğunu deli gibi sallamaya başlamış.

Nazlı Can cesaretlenmiş: “Otur bakayım!” Karabaş poposunu yere vurmuş. “Yat!” Karabaş sırt üstü yatmış, dört ayağını havaya kaldırmış. Nazlı Can kahkahalar atmış: “Çok komiksin Karabaş!”

O sırada Karabaş’ın sahibi teyze gelmiş: “Merhaba küçük hanım, Karabaş seni çok sevdi. Her gün buraya geliyor ama kimse onunla oynamıyor. Çocuklar korkuyor.” Nazlı Can şaşırmış: “Ama o çok tatlı ki!”

Teyze gülümsemiş: “Sen korkmadın ya, artık en iyi arkadaşı sensin.” Nazlı Can sevinçle zıplamış. Elini Karabaş’ın başına koymuş, tüyleri ipek gibiymiş.

O günden sonra her akşam Nazlı Can parka koşar olmuş. Annesi çantaya bir elma, bir de köpek ödülü koyarmış. Nazlı Can “Karabaş!” diye seslenince, siyah köpek uzaktan koşar, zıplar, Nazlı Can’ın boynuna patilerini koyarmış.

Bir gün yağmur yağmış, park bomboşmuş. Nazlı Can şemsiyesiyle gelmiş. Karabaş ıslanmış, titriyormuş. Nazlı Can şemsiyesini açmış, ikisi altına girmiş. Karabaş başını Nazlı Can’ın omzuna yaslamış. Nazlı Can: “Üşüdün mü tatlım? Hadi eve gidelim, annem çorba yapar.”

Annesi kapıyı açınca şaşırmış ama gülümsemiş: “Tamam, sadece bir kâse çorba!” Karabaş uslu uslu oturmuş, çorbasını içmiş, sonra Nazlı Can’ın odasında halının üstünde uyuyakalmış. Nazlı Can yanına kıvrılmış, Pofuduk Ayı’yı da aralarına koymuş.

Gece babası eve gelmiş: “Bu siyah köpek de ne kadar tatlıymış!” Nazlı Can uykulu uykulu: “O benim en iyi arkadaşım baba… Korkmak aptallıkmış.”

Ertesi sabah Karabaş teyzesine dönmüş ama her akşam saat tam beşte parkta buluşuyorlarmış. Nazlı Can top atıyor, Karabaş getiriyor. Bazen Karabaş sırtına alıyor Nazlı Can’ı, parkta tur atıyorlar. Çocuklar artık korkmuyor, herkes Karabaş’la oynamak istiyormuş.

Ve Küçük Nazlı Can öğrenmiş ki, bazen en korkutucu görünen şeyler, en sevgi dolu kalbe sahip oluyormuş.

Karabaş’ın kuyruğu her sallandığında, Nazlı Can’ın kalbi de mutlulukla sallanıyormuş.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir