Masal Oku © 2026. Tüm hakları saklıdır.

Masal Oku – Çocuk Masalları – Uyku Hikayeleri

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Keloğlan Masalları
  4. »
  5. Keloğlan ve Dev Masalı

Keloğlan ve Dev Masalı

admin admin - - 4 dk okuma süresi
31 0

Vaktiyle bir köyde Keloğlan adında kel kafalı, yoksul ama çok zeki bir delikanlı yaşarmış. Annesi ile birlikte küçük bir kulübede otururlarmış. Bir gün köyün zengin ağası, “Kim şu dağın tepesindeki devin hazinesini getirirse, kızımı ona veririm!” diye tellal bağırttırmış. Köyün bütün yiğitleri korkudan tir tir titremiş, kimse cesaret edememiş.

Keloğlan annesine: “Ana, ben gidiyorum o devi alt etmeye!” demiş. Annesi ağlamaklı: “Oğlum, dev adamı bir lokmada yutar!” Keloğlan gülmüş: “Yutar mı bilmem, ama ben onu yuttururum!”

Bir heybe içine biraz peynir, bir parça ekmek, bir de tuz koymuş. Yola koyulmuş. Dağın yolunda yaşlı bir nineye rastlamış. Nine aç ve bitkinmiş. Keloğlan heybedekilerin yarısını vermiş. Nine dua etmiş: “Allah razı olsun evladım. Al şu yüzüğü, darda kalırsan parmağına tak, sana yardım eder.”

Keloğlan yüzüğü almış, teşekkür etmiş, yola devam etmiş. Dağın tepesine vardığında kocaman bir mağara görmüş. İçeriden homurtular geliyormuş. Mağaranın önünde üç başlı bir dev uyuyormuş. Keloğlan sessizce devin yanına sokulmuş, hazinenin durduğu sandığın kilidini açmaya çalışmış. Tam o sırada dev uyanmış:

“BRE INSAN COCUĞU! BURAYA NASIL CESARET ETTIN?”

Keloğlan korkudan titremesine rağmen gülümseyerek: “Dev baba, ben sana misafir geldim. Aç mısın? Biraz peynir-ekmek getirdim.”

Dev şaşırmış, çünkü kimse ona böyle nazik davranmazmış. “Hımm… Ver bakayım!”

dev kel oğlanı eziyor

Keloğlan peyniri uzatmış. Dev bir lokmada yutmuş. “Biraz tuzsuz oldu,” demiş Keloğlan, “dur sana tuz vereyim.” Heybeden bir avuç tuz çıkarmış, ama tuzu devin ağzına değil, burnuna üflemiş! Dev hapşırık krizine girmiş: “Hapşu! Hapşu! Gözlerim yaşardı, burnum yandı!”

Keloğlan bu arada yüzüğü parmağına takmış. Birden ninanın sesi kulaklarında çınlamış: “Dile benden ne dilersen!” Keloğlan: “Dev uyusun, horlasın, bir daha uyanmasın!” demiş.

Dev aniden yere yığılmış, derin bir uykuya dalmış. Keloğlan sandıktan altınları, mücevherleri doldurmuş heybeye. Ama tam çıkarken devin küçük kızı mağaranın köşesinden fırlamış: “Beni de götür babamdan! O beni köle gibi kullanıyor!”

Keloğlan kızcağıza acımış: “Gel, sen de özgür ol!”

kel oğlan devden kaçıyor

İkisi birlikte dağdan inmiş. Köye vardıklarında ağa şaşırmış, çünkü hem hazine gelmiş hem de devin kızı yanında. Ama söz sözdür. Ağa kızını Keloğlan’a vermiş. Devin kızı da aslında çok güzel bir peri kızıymış, babasının büyüsüyle dev görünüyormuş. Büyü bozulunca gerçek halini almış.

Keloğlan zengin olmuş, annesini saraya almış. Devin kızı ile evlenmiş. Köyde düğün kırk gün kırk gece sürmüş. Keloğlan bir daha asla yoksul kalmamış, ama her zaman alçakgönüllü ve zeki kalmış.

Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Gökten üç elma düştü: biri anlatana, biri dinleyene, biri de Keloğlan’ın kel kafasına!

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir